Bu yazıyı okuyacaklar önce Balıkesir'in 2004 öncesi manzarasını gözlerinin önüne getirsin.
Nasıldı o dönemdeki tablo?
Rantı en yüksek Bahçelievler ile Paşaalanı semtlerine çamurdan girilebiliyor muydu?
Ayaklarına naylon poşet bağlayanlar yok muydu?
Geçelim o bölgeleri.
Kent merkezindeki kaldırımlarda iki kişi yanyana zor yürüyordu.
Bunun gibi birçok olumsuz tabloyu peşpeşe gözlerinizin içine sokabilirim.
En basitinden 'Büyük Kasaba' veya 'Koca Köy' yakıştırmaları henüz zihinlerinizden çıkmamıştır diye düşünüyorum.
Mübarek Ramazan ayı içerisindeyiz. 
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Böyle değil miydi, böyle görülmüyor muydu, böyle anılmıyor muydu Balıkesir?
Aksini düşünen, söyleyen, dillendiren çıkacağını sanmıyorum.
Tabii ki, yaşananlara artniyetli veya fanatik siyasi rant hesaplarıyla yaklaşanlar, bakanlar hariç. 
Zaten bu anlayıştakilerin kalpleri vardır ama, onunla gerçeği anlamazlar. 
Gözleri vardır ama, onunla görmezler. Kulakları vardır ama, onunla işitmezler. 
Peki ne olmuştu da Balıkesir makus talihini yenmişti?
Olumsuzluklardan arınıp, yarınlarına umutla bakmaya başlamıştı?
Bunun cevabı çok basit.
Çünkü yıllarca eksikliği hissedilen 'LİDER'ini bulmuştu Balıkesir 2004'te. 
LİDER derken aklınıza gelen ilk ismi tahmin edebiliyorum.
50 yılda yapılamayanları 5 yıl gibi kısa sayılabilecek süreye sığdıran, üstüne birde o kadar hizmet ekleyen AK Partili eski belediye başkanı Sabri Uğur'dan sözediyorum. 
Peki sonra ne oldu?
Biliyorsunuz, biliyoruz. 
"Biz halimizden memnunduk, sen bizim rahatımızı bozdun" diyerek...
Olumlu yanından bakacak olursak, "Çok yoruldun dinlen biraz" diyerek...
Lokomotifin ardındaki vagonları boşalttık!
Sonrasını anlatmama gerek yok.
"Görünen köy kılavuz istemez" deyişini nakarat haline dönüştüren sadece ben değilim. 
Bunları neden mi anlatıyorum.
Ondan sonra yaşanan LİDER boşluğu bizleri de bir boşluğa doğru sürüklerken imdada Ankara yetişti!
Balıkesir'e adı gibi  YILMAZ' soyadı gibi 'ARSLAN' bir ismi gönderdi. 
Sabri Uğur'dan boşalan LİDERLİK misyonunu üstlendi
Şaha kalkan ama, jokeyi bulunmayan Balıkesir, deyim yerindeyse titreyip kendine geldi, lokomotif yeniden yol almaya başladı.
"Arslan vali" moral motivasyonu sağladı, ufkumuzu birkez daha açtı, vizyonumuza vizyon kattı, önümüze hedefler koydu.
Üç yılda ilimiz adına, insanımız adına hayırlı işlere imza attı. 
Başta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur olmak üzere tüm milletvekilleriyle uyum içerisinde çalışarak Ankara'dan tuttuğunu kopardı. 
Hizmet üzerine üzerine üretildi. 
Balıkesir'de ulaşımdan sağlığa, tarımdan eğitime, spordan sanayiye kadar her alanda müthiş değişim ve dönüşüm yaşandı. 
Tam herşey dört dörtlük ve yolunda giderken, geceyarısı gelen haber yüreğimizi burktu, moral motivasyonumuzu sarstı.
'Keşke' kelimesini sevmemekten öte nefret ederim ama, Sabri Uğur ile Yılmaz Arslan aynı dönemde bu kente hizmet edebilseydi keşke..!
Bunu çoğu zaman hayal etmişimdir. Birçok kez de dillendirmişimdir bunu. 
Dedim ya benimkisi sadece hayal! 
Nasipten ötesi yok! 
Bir lideri kaybettiğimiz anda Allah onu karşımıza çıkarmıştı. 
Şimdi onu da Batman'a uğurluyoruz. 
Sizi bilmem ama, benim yüreğim burkuk.
Bugün nasıl ki; "AK Partili belediye yönetimine Balıkesir'in bir dönem daha ihtiyacı vardı" diyorsa oy vereni de, vermeyeni de, seveni ve sevmeyeni de..
İcraatları, projeleri ve halkla olan diyaloğlarıyla bana 'efsane vali' merhum Recep Yacızıcoğlu'nu anımsatan 'sıradışı' ve 'aykırı' vali Yılmaz Arslan'a da Balıkesir'in 1-2 yıl daha ihtiyacı vardı diye düşünüyorum. 
Üzülünse de, ağıtlar yakılsa da bürokratlar için değişmez kural, bir kararname ile gelip, diğeriyle gitmek.
Yeri gelmişken önceleri birçok kez paylaştığım şu düşüncemi de tekrar altını çizerek aktarmak istiyorum: 
Valilerin görev süreleri, en az 4-5 yıl olmalı. 
Hele hele Balıkesir gibi, bir ucundan diğer ucuna ulaşmak için gün boyu yolculuk edilmesi gereken illerde..
Sözün özü; 
Yılmaz Arslan, iyi bir Vali olmanın yanında,  Balıkesir'in lokomotifiydi, gerçek anlamda lideriydi. 
Üstlendiği misyonun hakkını fazlasıyla verdiği inancındayım. 
Ayrıca insani değerler yönüyle de hafızalara kazınan hareketlerin öncüsüydü. 
İhtilal dönemindekiler hariç, mesleki yaşamımda tanıdığım 15. valiydi Yılmaz Arslan. 
Her biri birşeyler yapmaya çalıştı Balıkesir'imiz adına. Kimini bugün saygıyla yad ediyoruz, kiminin adı aklımıza bile gelmiyor!
Şunu söyleyebilirim ki;
Kalbimdeki, beynimdeki, gözümdeki yeri hep farklı olacak, kalacak ilk vali Yılmaz Arslan oldu. 
Biz onunla yeri geldiğinde Vali-Gazeteci, yeri geldiğinde ise iki arkadaş, iki yakın dost gibiydik. 
Kim ne derse desin, Yılmaz Arslan'dan sonra Balıkesir'de görev yapmak hiç kolay değil. 
Nasıl ki, yerel yönetimde hizmet çıtasını devasa boyutlara ulaştıran AK Partili belediyeden sonra yapılan hizmetler göze batmıyorsa, Yılmaz Arslan'ın yükselttiği çıtayı yere düşürmemek için de 43. Valinin hemen bugünden gece-gündüz dersine çalışması gerekecek. 
Batman'dan beni arayıp; "Valiniz nasıl biriydi?" diye soran meslektaşlara verdiğim karşılıkla bu duygusal yönü ağır basan yazıma nokta koymak istiyorum:
"Size hem ARSLAN gibi bir Vali, hem üstlendiği görevin, misyonun hakkını vermek için 7/24 çalışmaktan YILMAZ, hem de adam gibi ADAM gönderiyoruz."
Balıkesir'e ve Balıkesirliler'e kattığı artı değerler için "Allah senden razı olsun" demeyi görev saydığımız Yılmaz Arslan'ı "yolun ve bahtın açık olsun" dileklerimizle uğurluyoruz..